Ayvansaray Bahçe'de Geleneksel Lezzet: Odun Ateşinde Ayva Reçeli Atölyesi

Ayvansaray Bahçe vatandaşlarımıza yönelik düzenlediği “Odun Ateşinde Ayva Reçeli” Atölyesi ile geleneksel lezzetleri yaşatmaya devam ediyor. Etkinlikte katılımcılar doğal yöntemlerle ayva reçeli yapımını öğrenerek keyifli anlar yaşadı.

Atölye katılımcıların taze ayvaları dikkatle yıkayıp kabuklarını soymasıyla başladı. Ayvaların çekirdek kısımları özenle çıkarıldı, çekirdekler ise daha sonra kullanılmak üzere bir kenara ayrıldı. Ardından ayvalar ince dilimler halinde doğrandı ve bire bir oranında su eklenerek yaklaşık yarım saat kaynatıldı. Bu süre boyunca hem ayvaların yumuşaması sağlandı hem de doğal tatlar suya geçti.

Kaynatma işlemi tamamlandığında karışıma özenle ölçülmüş miktarda şeker ve ayrılan ayva çekirdekleri ilave edildi. Bu aşamada ayva reçelinin kendine özgü dokusunu ve rengini kazanması için çekirdeklerin önemi büyüktü. Reçel yaklaşık iki saat boyunca kontrollü bir şekilde odun ateşinde pişirildi. Pişirmenin son on dakikasında karışıma çubuk tarçın, birkaç karanfil ve birkaç damla taze limon suyu eklendi. Bu eklemeler reçele hafif baharatlı bir aroma ve tazelik kazandırarak lezzetini zenginleştirdi.

Pişirme işlemi tamamlandıktan sonra sıcak reçel dikkatle sterilize edilmiş cam kavanozlara dolduruldu. Her bir kavanozun ağzı sıkıca kapatıldıktan sonra üzerlerine özenle tasarlanmış “Ayva Reçeli” etiketleri yapıştırıldı. Böylece hem hijyenik bir muhafaza sağlandı hem de atölye anısına özel bir dokunuş katılmış oldu.

Atölyenin sonunda katılımcılar kendi elleriyle hazırladıkları reçelleri ellerine almanın mutluluğunu yaşadı. Her birine

günün anısı olarak kavanozlar hediye edildi. Bu süreç yalnızca geleneksel lezzetlerin yaşatılmasına değil, aynı zamanda doğayla ve üretimle kurulan bağı güçlendirmeye de vesile oldu.

Ayvansaray Bahçe’nin düzenlediği bu tür etkinlikler geleneksel tatların modern yaşamda yeniden değer bulmasını sağlarken katılımcılara doğayla iç içe, samimi ve keyifli bir ortam sunmayı amaçlıyor. Bu etkinlikler yalnızca bir üretim deneyimi değil, aynı zamanda yerel kültürün ve geleneklerin sürdürülebilir kılınmasına yönelik anlamlı bir adım olarak da öne çıkıyor.