Sol Menüler
Haberler
Kadırga Sanat Galerileri Yeni Bir Sergiye Hazırlanıyor
Türkiye’nin kıymetli kültür insanlarından biri olan Ali Alparslan’ın hat eserlerinden oluşan “Hat Sanatının Zarif Kalemi” adlı sergi 11 Ocak’tan itibaren Kadırga Sanat Galeri’nde ziyaretçilere açılıyor.
10 Ocak 2021
29 Ocak’a kadar görülebilecek olan ve küratörlüğünü Fatih Ömeroğlu’nun yaptığı sergide farklı koleksiyonerlerin; Talik, Şikeste Talik, Celî Dîvâni, Dîvâni ve Rık’a yazıları bir araya getirildi. 72 eserin yer aldığı sergide sanatçının öğrencilerinden derlenen hatıra ve yazılarına da yer verildi. Sergi ziyareti boyunca Ali Alparslan’ın ‘Türk Hat Sanatını’ anlattığı ses kaydı sanatseverlere eşlik edecek.
ALİ ALPARSLAN KİMDİR?
Tekirdağ’ın Çorlu kazasında doğdu. 1943’te Haydarpaşa Lisesi’ni bitirdikten sonra aynı yıl İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne kaydoldu. 1947’de Manzum Lügatlar ve Tuhfe-i Vehbî’nin Alfabetik Tertibi adlı bitirme teziyle fakülteden mezun oldu. İran Devleti’nin açtığı bir imtihanı kazanarak, Tahran’a gitti. 1948-1951 yıllarında Tahran Üniversitesi İran Edebiyatı Bölümü’nde doktora derslerine girdi. Buradaki öğreniminin sonunda “fevk-i lisans” adıyla lisansüstü diplomasını aldı ve Türkiye’ye döndü. 1957’de Ankara İlâhiyat Fakültesi İslâm Tarihi Bölümü asistanlığına tayin edildi.
Kısa süren bu görevinden sonra İstanbul Üniversitesi Eski Türk Edebiyatı Kürsüsü’ne asistan oldu. İngiltere’ye giderek, Londra Üniversitesi’ne bağlı School of Oriental and African Studies’te okutman olarak 1966 yılına kadar Türk Dili ve Edebiyatı dersleri okuttu. Ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ndeki görevine döndü. 1967-1968 ders yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti ve Chicago Üniversitesi’nde asistan-profesör sıfatıyla çalıştı. 1967’de hazırladığı Câvidan-nâme’nin Nesîmî’ye Tesiri adlı çalışmasıyla 1968’de doçent unvanını aldı. 1977’de Kadı Burhaneddin Divanı’ndan Seçmeler adlı teziyle 1980’de profesörlük unvanı verildi.
Ali Alparslan’ın akademik hayatının yanında önemli bir yönü de hattatlığıdır. Ta‘lik, divanî, celî divanî ve rikā‘ yazılarında son dönemin kudretli hattatları arasında yer almıştır. Öğrenimi sırasında Üsküdar semtinde cami, sebil ve türbeler, bunların kitâbelerindeki celî yazılar onun ruhunda derin izler bırakmış, bu sırada okuduğu Melek Celâl’in Reîsü’l-hattâtîn Kâmil Akdik adlı eserinden etkilenip, hat sanatını öğrenmeye karar vermiştir. Bu amaçla aynı semtte oturan Güzel Sanatlar Akademisi hat hocalarından M. Necmeddin Okyay’la tanışmıştır. Kendisinden yazı meşketmek istediğini söyleyince Necmeddin Hoca ta‘lik hattatı olduğunu belirterek onun da ta‘lik yazmasını tavsiye etmiş, bunun üzerine hocadan yazı meşketmeye başlamıştır. Necmeddin Hoca, Hattat Sâmi Efendi yolunda güçlü bir hattat olduğu gibi yazı tarihi ve üslûplarını, bu üslûpların meşhur hattatlarının tavır ve şivelerini de bilirdi. Yine hocası vasıtasıyla tanıdığı Eşref Efendi, Mustafa Düzgünman, Abdülbaki Gölpınarlı gibi şahsiyetlerin çevresinde bulunmuş, sanat ve irfan muhitleri onun gelişmesinde önemli rol oynamıştır.