Haberler
Mektebi Davutpaşa: Coğrafya ve Edebiyatın Buluşması
Sezai Karakoç ve Cahit Zarifoğlu’nun eserlerinde coğrafyanın kurucu bir unsur olarak ele alınışı Medrese Davutpaşa’da düzenlenen “Mektebi Davutpaşa” programında kapsamlı bir şekilde incelendi.
22 Aralık 2024Fatih’te bulunan tarihî Medrese Davutpaşa, Türk edebiyatına farklı bir perspektiften yaklaşan bir programa ev sahipliği yaptı. “Mektebi Davutpaşa” adıyla düzenlenen etkinlikte sanat eserlerinin arka planında yer alan coğrafyanın eserlere etkisi ve yazarların bu coğrafyayı nasıl yorumladıkları detaylı bir şekilde ele alındı.
Dr. Esra Fahriye Poyraz’ın yürütücülüğünü üstlendiği program edebiyat eserlerine coğrafya merkezli bir okuma anlayışı getirmesiyle dikkat çekti. İlk oturumda Türk edebiyatının önde gelen şair ve mütefekkirlerinden Sezai Karakoç’un eserlerindeki coğrafya unsurları incelendi. Karakoç’un metinlerinde coğrafyanın yalnızca bir arka plan değil, aynı zamanda metni şekillendiren kurucu bir unsur olduğu vurgulandı. Sanatçının yaşam coğrafyasının dini inançları, yaşam tarzı ve gelecek tasavvuru üzerindeki etkileri analiz edilerek bu unsurların edebi üretime yansımaları değerlendirildi.
Programın ikinci oturumunda ise Türk şiirinin özgün ve derinlikli isimlerinden Cahit Zarifoğlu’nun eserleri mercek altına alındı. Zarifoğlu’nun şiirlerinde Hama’dan Beyrut’a, Afganistan’dan Filistin’e uzanan İslam coğrafyasının izi sürüldü. Şairin bu coğrafyaları nasıl anlamlandırdığı ve bu mekânların şiirlerindeki tematik derinliğe katkıları tartışıldı. Zarifoğlu’nun İslam dünyasının sorunlarına şiirleri aracılığıyla nasıl dikkat çektiği ve bu coğrafyalara dair hislerini eserlerine nasıl yansıttığı kapsamlı bir şekilde değerlendirildi.
Sanat eserlerindeki coğrafya sadece bir arka plan değil, aynı zamanda sanatçının yaşam koşullarını, ideolojilerini ve toplumsal meselelerle ilişkisini belirleyen bir çerçeve olarak ele alındı. Bu bağlamda “coğrafya merkezli okuma” yöntemiyle eserlerin yazıldığı dönem ve mekânın edebi üretime etkileri tartışıldı.
Katılımcılar her iki oturumda da coğrafyanın sanat eserleri üzerindeki rolüne dair yeni bir farkındalık kazandı. Özellikle sanatçının yaşadığı çevre ve dönemin eserlerinde nasıl bir anlam dünyası inşa ettiğine dair yapılan analizler büyük ilgi gördü. Bu program sanat eserlerini toplumsal, tarihî ve mekansal bağlamlarıyla bir bütün olarak ele almanın edebiyatı anlamaya yönelik yeni bir pencere açabileceğini ortaya koydu.
“Mektebi Davutpaşa” programı edebiyat ve coğrafya arasındaki ilişkiyi derinlemesine ele alarak katılımcılara hem teorik hem de pratik açıdan önemli bir katkı sundu. Bu tür etkinlikler edebiyata farklı bir bakış açısı kazandırarak edebi eserlerin toplumsal ve tarihî kökenlerini anlamaya yönelik çabaları güçlendirmeye devam ediyor.