Haberler
Yedikule Hisarı'nda “Sözel Botanik Atölyesi”: Edebiyat ve Bilim Bir Arada
Yedikule Hisarı'nda düzenlenen Sözel Botanik Atölyesi'nde edebiyat ve bilim meraklıları bir araya gelerek dilbilimin sınırlarını keşfettiler ve Gertrude Stein'dan ilhamla kendi yaratıcı eserlerini oluşturdular.
8 Ağustos 2024İstanbul'un tarihî ve kültürel zenginliklerinden biri olan Yedikule Hisarı "Sözel Botanik Atölyesi" ile edebiyat ve bilim tutkunlarını ağırladı. Bu etkinlik katılımcılara dil ve edebiyatın karmaşık yapısını keşfetme ve yaratıcı eserlerini üretme imkanı sundu.
Gertrude Stein’ın edebiyat felsefesinden esinlenilerek düzenlenen atölye Stein’ın sinirbilim ve sanatla harmanladığı düşünce dünyasını katılımcılarla buluşturdu. Teorik içeriklerin yanı sıra dilin sınırlarını zorlayan yaratıcı uygulamalarla katılımcıların dilbilimsel algılarını genişletmeyi hedefledi. Katılımcılar Japon kâğıtları kullanarak kelime kolajları oluşturdu ve bu süreçte dilin estetik ve yapısal özelliklerini keşfetme fırsatı buldular.
John Lehrer’in "Proust Bir Sinirbilimciydi" adlı eserinden ilham alan bir diğer bölümde dilbilimin tarihî gelişimi ele alındı. Bu oturumda özellikle Chomsky öncesi ve sonrası dilbilim yaklaşımları tartışıldı. Lehrer’in "Chomsky’den önce dilbilimciler dil yapılarını sınıflandırma ve gözlemle yetinmişlerdi; kendilerini adeta sözel botanikçiler olarak görüyorlardı. Ancak Chomsky, bu verilerin hedefi ıskaladığını göstererek yeni bir dönemi başlattı" sözleri atölyenin temel tartışma başlıklarından birini oluşturdu. Bu kapsamda dilbilimcilerin Chomsky’den önceki sınıflandırıcı ve betimleyici yaklaşımlarının Chomsky'nin evrensel gramer teorisi ve dilin biyolojik temellerine dayanan yeni bakış açısına nasıl evrildiği detaylı bir şekilde incelendi.
Etkinliğe katılanlar bu zengin içerikli atölyede yalnızca teorik bilgi edinmekle kalmadılar, aynı zamanda edebiyat ve dilbilimin sanatsal boyutlarını da deneyimleme fırsatı buldular. Kelime kolajları oluşturma süreci katılımcıların dilin görsel ve sanatsal potansiyelini keşfetmelerine olanak tanıdı. Her katılımcı etkinlik sonunda kendi kelime kolajlarını oluşturarak dilin estetik ve sanatsal yönlerini deneyimledi ve Stein’ın dünyasında bir yolculuğa çıktı.
Etkinlik boyunca yapılan tartışmalar dilin yapısı, dilbilim teorilerinin gelişimi ve edebiyatın bilimle olan ilişkisi üzerine derinlemesine düşünme fırsatı sundu. Katılımcılar dilbilimsel teorilerin edebiyatla nasıl iç içe geçebileceğini ve bu iki alanın birbirini nasıl zenginleştirebileceğini gözlemleme şansı buldular. Dilbilim ve edebiyat arasındaki bu etkileşim katılımcıların yaratıcı düşüncelerini besleyerek yeni perspektifler geliştirmelerine olanak sağladı.
Yedikule Hisarı'nda gerçekleştirilen bu tür etkinlikler tarihî mekânların yalnızca birer turistik cazibe merkezi olmanın ötesine geçerek kültürel ve sanatsal buluşmalara da sahne olabileceğini gösteriyor. Yedikule Hisarı’nın geçmişin izlerini taşıyan atmosferinde edebiyat ve bilimin bir araya geldiği bu deneyim katılımcılara keyif dolu anılar bırakırken aynı zamanda kültürel mirasın nasıl yaşatılabileceğine dair önemli bir örnek teşkil etti.
Bu etkinlik edebiyat ve bilim meraklıları için sadece bir atölye olmaktan öte, yaratıcı düşüncenin ve disiplinler arası etkileşimin ne kadar zenginleştirici olabileceğini gösteren bir buluşma noktası haline geldi. Edebiyat ve dilbilimle ilgilenen birçok kişi etkinliği zihin açıcı ve ilham verici olarak değerlendirirken böylesi etkinliklerin kültürel yaşamda ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu bir kez daha vurguladılar.